İş sözleşmesi devam ederken verilen ibranamenin geçersiz olduğunu biliyor muydunuz ?

İş sözleşmesi devam ederken verilen ibranamenin geçersiz olduğunu biliyor muydunuz ?

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, iş sözleşmesi devam ederken verilen ibranameler ile tarihsiz veya fesih tarihinden sonra düzenlendiği açıkça belirlenemeyen ibranamelerin geçersiz olduğuna hükmetmiştir. 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04/07/2018 tarih 2015/1863 Esas, 2018/1309 Karar sayılı ilamında aşağıdaki açıklamalar yapılarak bu hususa işaret edilmiştir:

 

Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 4. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.04.2012 gün ve 2009/1251 E., 2012/279 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 04.03.2013 gün ve 2012/15761 E., 2013/4351 K. sayılı kararı ile;


“…Davacı işçi, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı vekilleri davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Davacı tüm çalışma süresine ait kıdem tazminatının ödenmediğini iddia ederek talepte bulunmuş, davalı ise davacının kıdem tazminatının ödendiğini savunmuştur. Dosya içeriğine göre; işyerinin devri sırasında devreden işveren tarafından 04.03.2009 tarihinde davacıya 5.904,53 TL kıdem tazminatı ödendiği anlaşılmaktadır.

Bilirkişi tarafından davacının kıdem tazminatı hesaplanırken ödenmiş miktar olarak sadece 5.104,53 TL'nin mahsubu sureti ile yapılan hatalı hesaplamaya değer verilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...”

gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI



Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı vekili müvekkilinin 2001 yılı Nisan ayından itibaren davalı Prestige Birlik Dayanıklı Tüketim Mal. Gıda Tem. Tekstil Tic. A.Ş.’nde daha sonra ise işyerini devralan Adese Alışveriş Merkezleri Tic. A.Ş. firmasında çalıştığını, 2009 yılı Haziran ayı sonunda iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... Merkezleri Tic. A.Ş. vekili davacının Birlik A.Ş.’den doğmuş tüm haklarını aldığını, davacı ile 06.03.2009 tarihinde yeni şartlarda iş sözleşmesi imzalandığını, 30.06.2009 günü itibari ile iş sözleşmesi feshedilen davacıya hak ettiği tüm alacaklarının ödendiğini, davacının müvekkilini ibra ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Prestige Birlik Dayanıklı Tüketim Mal. Gıda Tem. Tekstil Tic. A.Ş. cevap dilekçesi vermemiştir.

Mahkemece davacının davalı Birlik Gıda Giyim Temizlik ve Dayanıklı Tüketim Mad. San. Tic. A.Ş.’de 08.09.2001 tarihinde çalışmaya başladığı, işyerinin tüm hak ve borçlarıyla birlikte 04.03.2009 tarihinde Adese Avm Tic. A.Ş.’ye devredildiği, davacının işi ve işyeri değişmeksizin bu şirketteki çalışmasına devam ettiği, davalı ... Şirketinin iş sözleşmesini 30.06.2009 tarihinde feshettiğini, fesih bildiriminin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17’nci maddesine dayandığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, kıdem ve ihbar tazminatları hakkında bordrolar düzenlendiği fakat ödemelerinin yapılmadığı, davacının işçilik alacaklarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 

Davalılar vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece önceki gerekçelerle ve bilirkişi hesap raporunda belirtildiği üzere davacıya 04.03.2009 tarihinde ibra sözleşmesiyle kıdem tazminatına mahsuben 5.104,53 TL ödeme yapıldığı, bu miktar mahsup edilerek kıdem tazminatının kabulüne karar verildiği, oysa Yargıtay bozma kararında hataen 04.03.2009 tarihinde davacıya 5.904,53 TL kıdem tazminatı ödendiğinin belirtildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. 

Direnme kararını davalılar vekilleri temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda işyerini devreden davalı işverence dava konusu kıdem tazminatına mahsuben 5.104,53 TL mi yahut 5.904,53 TL mi ödeme yapıldığı, burada varılacak sonuca göre hüküm altına alınan kıdem tazminatının miktarı noktasında toplanmaktadır.

İbra sözleşmesi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmemiş, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, bu Kanunun 132’nci maddesine göre “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir”.

İbra sözleşmesi çalışma ilişkilerinde “ibraname” adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmelerinin geçerliliği sorunu, iş hukukunda “işçi yararına yorum” ilkesi çerçevesinde değerlendirilmiş ve ağırlıklı olarak Yargıtay kararları ışığında bir gelişim izlemiştir.

İşçi emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmaktadır. İşverenin işçiye olan borçlarının asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmaktadır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine iş hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmektedir.

İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.

İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.

İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan mülga 818 sayılı Kanunun irade fesadını düzenleyen 23-31’inci maddeleri yönünden değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması hâlinde ibra iradesine değer verilemez.

İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu nedenle işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.

Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hâllerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına ve dosya içeriğine göre davacının 08.09.2001 tarihinde davalı Prestige Birlik Gıda Şirketi nezdinde çalışmaya başladığı, anılan işverendeki çalışmasının işyerinin devredildiği 04.03.2009 tarihine kadar devam ettiği, davacının 06.03.2009 tarihinde ise davalı ... Şirketinden işe girişinin bildirildiği ve bu işveren yanında da 30.06.2009 tarihine kadar çalıştığı anlaşılmıştır.

Davalı ... Şirketi tarafından dosyaya sunulan 18.03.2009 imza tarihli ibranamede davacıya 5.104,53 TL kıdem tazminatı ödendiği belirtilmiş olup, bilirkişi raporunda ibranamedeki miktar dikkate alınarak, işyeri devrinin kabul edildiği ve kabul edilmediği olmak üzere iki seçenekli hesap yapılmış ve mahkemece işyeri devrinin kabul edildiği seçeneğe göre hüküm kurulmuştur.

Diğer taraftan davalı Prestige Birlik Şirketi bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde davacının işe giriş tarihinin birinde 05.10.2001, diğerinde 05.10.2002 olarak yazıldığı iki adet 18.03.2009 imza tarihli kıdem tazminatıbordrosu sunmuştur. Aynı dilekçe ekinde yer verilen 18.03.2009 tarihli ibra sözleşmesinde ise işe giriş tarihinin 05.10.2001 olarak, ibra sözleşmesinin ödemeler kısmında ise 5.104,53 TL kıdem tazminatı ve 800,00 TL “Nakit ödenecek kıdem tazminatı kalanı” olmak üzere toplam kıdem tazminatı miktarının 5.904,53 TL olarak belirtildiği görülmüştür.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, dosya içeriğinde aynı tarihli ve davacı imzalı iki ayrı kıdem tazminatı bordrosu ile iki ayrı ibra sözleşmesi bulunmakta olup, kıdem tazminatı bordrolarında ve ibra sözleşmelerinde davacının işe giriş tarihleri farklıdır.

O hâlde mahkemece yapılacak iş, işe giriş tarihleri ile bordrolarda ve ibra sözleşmelerinde yer alan kıdem tazminatı miktarları arasındaki farklılıklar gözetilerek anılan çelişkinin giderilmesi, söz konusu belgelere karşı tarafların beyanlarının alınması, davalı Prestige Birlik Şirketi tarafından sunulan ibra sözleşmesinde “Nakit ödenecek kıdem tazminatı kalanı” olarak belirtilen 800,00 TL’nin davacıya ödenip ödenmediğinin netleştirilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibarettir.

Hâl böyle olunca mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından hükmün Özel Daire bozma kararında ve yukarıda belirtilen ilave nedenlerle bozulması gerekmiştir. 

SONUÇ: Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda belirtilen ilave nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.07.2018 gününde oy çokluğu ile karar verildi.

 

Haberimizi Paylaşın

SİTEİÇİ ARAMA

Haberler

Anlaşmalı Boşanma Davası

İşçilik alacaklarından olan yıllık izin alacağında zamanaşımı ve sözleşmenin feshi

Boşanma davasına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin koşulları